PROF. DR FÜZÜN; ?FORMÜL ?A,B,C,Ç´?

PROF. DR FÜZÜN; ?FORMÜL ?A,B,C,Ç´?

?AKIL, BİLİMSEL BİLGİ, CESARET, ÇALIŞKANLIK?

Altıeylül Haber Gazetesi olarak Prof. Dr. Mehmet Füzün ile röportaj yaptık. Akhisar´da dünyaya gelmiş, hayatının bir dönemini burada geçirmiş, Türkiye´de cerrahi anlamda tıbbi gelişmelerin yaşanmasında ön ayak olmuş, Buca Sigorta Hastanesi asistanlığından Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörlüğüne kadar uzanan yolda kendini bilime ve tıbba adamış, sanat, spor aşığı aynı zamanda hayvan sever, Dokuz  Eylül Üniversitesi´ndeki 8 yıllık rektörlük görevini tamamladıktan sonra memuriyetten emekli olan ama cerrahlık mesleğini sürdüren ve hayat boyu sürdüreceğini her fırsatta söyleyen Prof.Dr. Mehmet Füzün hocamız okul yılları, kariyeri ve hayatının dönüm noktası üzerine gazetemiz Altıeylül´e röportaj verdi. Kendisi Halen Özel Tınaztepe Hastanesinde Kolon Rektum (kalın bağırsak) Cerrahı olarak ameliyatlarını sürdürüyor. Yine Türkiye de ilk defa sistematik olarak kendisi tarafından uygulanan yaygın karın zarı kanserlerinin ameliyatla tedavisi ve karın içi kemoterapi (sıcak kemoterapi) tedavilerini de başarı ile uygulamaya devam ediyor. Verdiği röportajda kısaltmaları sevdiği ve rektörlük döneminde söylev haline getirdiğinden bahsettiği başarının formulü ?A, B, C, Ç - ÇİD ve ABV´den de bahsetti.

?BEN KENDİMİ HALA ÖĞRENCİ KABUL EDERİM?

Prof. Dr. Mehmet Füzün sözlerine kendinden kısaca bahsederek giriş yaptı. Füzün ? Öncelikle Altıeylül Gazetesi ailesi olarak hoşgeldiniz,  bana Akhisarlı hemşehrilerime seslenme fırsatını verdiğiniz için sağolun.Mehmet Füzün´ün en büyük özelliği Akhisarlı olması tabiki. 1951´in sonunda Akhisar´da doğmuş, Misak-ı Milli okulunda ilkokulu bitirmiş, sonrasında hayat şartları, gerçekleşen olaylar gereği İzmir´de Buca Ortaokulu, İzmir Atatürk Lise´si, İzmirde Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi, sonrasında cerrahi ihtisası, üniversite hayatı, doçentlik, profesörlük, rektörlük derken tıp alanında ve bilim alanında gayret göstermiş, bu işin öğrencisi olmuş. Ben kendimi hala öğrenci kabul ederim. Bilimin öğrencisi olmuş, bir hemşehrinizim Akhisarlı olarak.Tabiki Dokuz Eylül Üniversitesi´nde doktorluk hemde 8 sene Rektörlük yaptım, bunu büyük onur olarak kabul ediyorum, onurunu taşıyorum ama bizim mesleğimiz bitmiyor, işimiz bitmiyor hala memuriyetten emekli olsak bile Tınaztepe hastanesi olarak ameliyatları yapmaya devam ediyoruz, insanlara şifa vermeye çalışıyoruz. Özetle Mehmet Füzün bu.? dedi.

HAYATININ DÖNÜM NOKTASI

Prof. Dr. Mehmet Füzün´un hayatımı değiştiren bir olay diye bahsettiği ve önemli bir yere sahip anısını anlattı. Mehmet Füzün, ? Hayatımı değiştiren bir olay, öğretmenim Fahriye Tuncer, Allah rahmet eylesin, hayatımı değiştirdi. Benim Bornova Maarif Kolejine gitmemi istiyordu. O dönem 5-6 arkadaş seçti. Onları hazırladı, sınava soktu ama babam beni sınava sokmadı. Neden? Açıklık getireyim. ?İmam Hatip´e gidiceksin.´ dedi, babam bir din görevlisiydi. Akhisar Şeyh İsa Camii´nin müezziniydi.  Esnaflıkta yapıyordu ama bence esas görevi o idi. Bizim de tabi fazla bir bilgimiz yoktu, çocuk olarak ?Evet´ demiştik ama sonra arkadaşlar imtihanları kazandılar, bizim okul zamanı yaklaştı, ?Tamam, ben de seni İmam Hatip´e yazdıracağım, İzmir´e göndereceğim´ dedi. Onlar Bornova Maarif Kolejine gidicek dört arkadaş fakat öğretmenim dedi ki; ?Sen İmam Hatip´e gitme, sen sıradan normal bir okula git.Baban sana dini terbiyeyi nasıl olsa verir, dini terbiyeni öğrenirsin ama senin normal okula gitmende fayda var.´dedi. Biz ?Evet´ dedik ama bu işleri bilecek yaşta değiliz tabiki. Neyse babamla konuştuk, babam da ikna oldu, ?Tamam. Seni normal ortaokula göndereceğim, yazdıracağım.´ Dedi.  Ben İzmir´e gideceğim dedim babama. ?Neden?´ dedi. ?Bütün arkadaşlarım orayı kazandı,sen beni imtihanada sokmadın, onlar oraya gidiyorlar, ben İzmir´de okuyacağım.´ Dedim. Rahmetli bunu çok anlayışla karşıladı, o zamanın 1963´ün ekonomi şartlarına göre, İzmir Özel Türk koleji 3600 liraydı yıllığı, hiç unutmuyorum bu rakamları, Buca Ortaokulu 1550 liraydı, meşhur bir ortaokuldu, yatılısı da vardı ve sonuçta oraya yazdırdı. Buca Ortaokulu´na geldim. Tabiki bu hayatımın çok önemli, dönüm noktalarından bir tanesi. Bir öğretmenin gayreti ile bir insanın hayatı ne kadar değişebiliyor. İmam Hatip´e gitseydik kötü olmayacaktı şüphesiz ki ama çok farklı bir alan olacaktı. Onun dışında üniversitenin rektörlüğüne doğru giden bir yol olmayacaktı, bu çok önemli tabi hayatımın dönüm noktası. Mesleğimiz çok değerli, her meslek önemli tabi ama hekimlik başka bir alan. Şüphesiz ki bunun zevki onuru çok fazla.? Dedi.

MESLEK HAYATINDA UNUTAMADIĞI ANISI

Prof. Dr. Mehmet Füzün kariyeri boyunca hiç unutamadığı ve her fırsatta dile getirmeyi sevdiği anısını paylaştı. Füzün ?Bir anımı sürekli anlatırım, o hala unutamadığım bir olay. Askerden gelmiştim 1981 senesinde. Cerrah olarak bitirdim. Buca Sigorta Hastanesi´ydi ozaman şuan Seyfi Demirsoy Hastanesi oraya Uzman Dr. Olarak tayin oldum. Çalışıyorum bir Cuma sabahı acilden bir hasta gelmiş, Fethiye´de mide ameliyatı olmuş fakat durumu kötüleşince daha üst bir hastane diye İzmir´e göndermişler. Bir hocamızın hastasıydı. Yatırıldı hasta. Tabi o zamanlar hemen ameliyat edilmiyordu, bakalım tıbbı tedaviyle iyileşir mi, iyileşmez mi, tabi bu hastalarından yarısını kaybederiz diye bakıyorduk yani. Mideyi açmak zordu, o zamanlar ikinci ameliyat üçüncü ameliyat yapmak zordu, yapılmıyordu, uzatmayalım. Yatırıldı servise, benim hastam değil tabiki ama ben biliyorum tabi durumunu.  Cumartesi geçti, Pazar günü hastane nöbetçisiydim,visit yaptım, dolaştım. Bu hasta durumu stabil yani değişmemiş duruyor ama bıraksak kötüye gideceği belli çünkü ameliyat edilmeme kararı verilmiş gibiydi. Sonunda ya ne yapalım, bu hastaya kurtarabilir miyim diye düşünürken kardeşi çıktı geldi, abisi. İşte orda hayatımda değişmeyen bir an oldu.  Öyle bir baktı ki adam bana.  O bakışı hiç unutmuyorum. Öyle bir baktı ki, ciğerimi yaktı derler ya, aynen öyle oldu. ?Ne yap, yap kardeşimi kurtar doktor.´ Dedim ya bunu tarifi bile yok, çok başka bir şeydi o hakikaten. Sonra ben gözü karattım çünkü benim hastam değil. Hasta masada kalabilir, ikinci ameliyatı yapacağız, aradan zaman geçmiş. Kafamda bir sürü sor var. Orasını uzatmayalım. Açtık ameliyat ettik, mesleğimiz gereği şimdi detaya girmeye pek gerek yok halk arasında anlaşılmayabilir. 2-3 ay yattı ve taburcu oldu gitti. Tabi bu hastanın abisinin o andaki o davranışı, o bakışı, o da onun hayatını kurtarmış oldu, ayrı bir mesele ama benim unutabileceğim bir bakış değil o, gözümün önünden de hiç gitmiyor. Çok önemli bir enstantaneydi, hiç unutmuyorum.? Dedi.

GENEL CERRAHİ ALANINDA TÜRKİYE´YE KAZANDIRDIKLARI

Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Füzün kariyerinde gerçekleştirdiği önemli atılımları anlattı. Füzün ?Ben genel cerrahi uzmanıyım. Genel cerrahi tabi geniş bir alan. Bugün genelde 4´e bölünmüş durumda. Karaciğer, safra yolları cerrahisi, kolorektal cerrahi-bağırsak cerrahisi ki benim ilgilendiğim alan, endokrin cehhrahi-tiroit ve meme hastalıklarıyla ilgili cerrahi bir de üst mide üst yemek borusuyla ilgili olan bölüm olarak dörde ayrılmış durumda. Ben bunlardan kolorektal cerrahiyi seçtim. Aşağı yukarı 1996 yılından bu yana ve ya doksanın başlarından bu yana sırf bu işi yapıyorum. Kolorektal cerrahisiyle uğraşıyorum. Tabi bununda en çok kanser riski var.  O konuda çalışıyorum. Bir de kolorektal kanseri olarak başlayıp başka kanserlerde de orataya çıkabilen karın zarına yayıldığı takdirde yapılan ameliyatlar var. Bütün karın zarını çıkarmak, bi çok organı çıkarmak gibi büyük işlermlerin yapıldığı büyük bir cerrahi. İlk defa 1994 yılında da bunu Türkiye´de de ben başlattım. Ben, ben demeyi sevmiyorum ama bana kısmet oldu. Amerika´ya gittim odamda beraber fotoğrafımızı gördüğünüz  Paul H. Sugarbaker bu işin 1980´ler başlatıcısıdır, hocamızdır. Onun yanında aldığım eğitimle bu işi başlattık. Yani yaygın karın zarı kanserlerinde ameliyatıda Türkiye´nin gündemine getirmiş olduk. Alanım kolorektal cerrahisi, bağırsak cerrahisi bununla bağlantılı olarakta, yumurtalık kanseri, yaygın karın zarı kanseri, mide kanseri de olabilir, özellikle kolorektal kanserlerinde böyle büyük bir cerrahiyi başlatan bir hekimim. Hala bu işi sürdürüyorum. Zaten kalınbağırsak kanseri, karın zarı kanseri benim şuanki uğraş alanım.Genel cerrahım ama çok özel çok sınırlı bir alanda çalışıyorum.

DOKUZ EYLÜL REKTÖRLÜĞÜNE DOĞRU

Eski Dokuz Eylül Rektörü Prof. Dr. Mehmet Füzün Rektörlük dönemi üzerine konuştu. Füzün ?Dokuz Eylül Üniversitesi 1982 yılında kurulmuş, aslında genç bir üniversite kabul edilebilir ama bugün geldiği konum itibari ile büyüklüğü, işlevi, hacmi vs. Türkiye´nin en büyük ilk 10 üniversitesi içinde. Bir çok alanda eğitim ve araştırma yapıyor. Bilim üniversitenin temel görevi.  Eğitim ikinci görevi yani bilgi üretmek, araştırma yapmak üniversitenin temel görevi. Bu arada tabi çocuklar yetiştiriyoruz. Doktor, mühendis, hakim, avukat neyse bir takım branşlarda teknisyen, oda görevi ama esas görevi araştırma yapmaktır. Üçüncü husus ise toplumla iç içe olabilmek, toplumla kaynaşmak, üniversiyetle insanları birleştirmek,  iş hayatında da aynı şekilde insanlarla beraber olmak. Hayatın içindeki önemli noktalardan biridir bu da. Bu bağlamda rektörlüğümde çok önemsediğim bir şeyi paylaşacağım sizinle. İzmir Biyotıp ve Genom Merkezi adında bir birim açtık. Türkiye´de böyle bir birim yok. Benden önceki Rektör tarafından bina inşaatı başlatılmış ama daha küçük kapsamlı düşünülmüş. Ben rektör olduktan sonra yeni bir proje çalışması yaptık. 23 milyon liraya biticek olan binayı, büyük bir çalışma sonucu 150 milyon liraya mâl olacak şekilde bir proje ortaya çıktı ve bunu hayata geçirmeye kara verdik. Sağ olsun şimdinin Cumhurbaşkanı Başbakandı. Onun bizzat çok desteği oldu ve bu para verildi o merkez çalışmaya başladı. Henüz daha üretim çok az, ödüller kazanıyor, çalışmalar yapıyor ama Türkiye´de paraya dönücek, finansa dönecek henüz daha bir şey kazandıramadı ama inanıyorum günün birinde kanser aşısı gibi buluşların olabileciği bir yer oldu orası. Dokuz Eylül´de bu merkezin açılışını tabiki benim katkım çok önemli, siyasetin o dönemki desteği çok önemli, önemsiyorum. Bir de Dokuz Eylül Üniversitesinde sanayi iş birliği çok önemli, üniversiteyle ilgili bunu gerçekleştirdik ve bunu teknoloji geliştirme bölgeleriyle yapılıyor bu tıp ilişkiler ve Dokuz Eylül´e bir teknoloji geliştirme bölgesi kurmuş olduk. Bu iki eser rekötürlüğüm döneminde Dokuz Eylül ile ilgili olarak geriye dönüp baktığımda ne yaptım sorularımın yanıtıdır. Mutlu olabileceğim yapıdır. Bir Biyotıp ve Genom Merkezi,  ikinciside Teknoloji Geliştirme Bölgesi yani Depark. Üçüncü olarakta eklediğim Dokuz Eylül Üniversitesini yapı ve tesis alanı olarak yüzde 40 büyüttük 8 senede. Spor alanları, spor tesisleri, yüzme havuzu, binalar, laboratuvarlar vesaire. Alanımla ilgili olan faaliyetleri de tabi ki Dokuz Eylül bünyesinde yaptım. Kanser Cerrahisi, yaygın kanser cerrahisi Dokuz Eylül´de geliştirdiğimiz alanlardı.? Dedi.

GENÇ AKADEMİSYENLERE YOL GÖSTERİCİ SÖZLERİ

Prof. Dr. Mehmet Füzün genç akademisyenler ve hatta gençlere yönelik kendi deneyimlerinden elde ettiği tecrübelerinin temelini oluşturan olgulardan bahsedip öğüt niteliğinde konuşmasını gerçekleştirdi. Füzün ?Ben hep şunu söylerim. Ben bir ÇİD´im.ÇİD nedir? Benim kısaltmamdır bu. Bunu çok sever ve sürekli kullanırım. Çağdaş, İnançlı, Demorakrat(ÇİD). Yapı itibari ile de böyle bir insanım. Bu geniş bir şemsiye baktığınızda, aydın bir insanın, bilim adamı olsun olmasın önemli değil ama bu çerçevenin çok önemli olduğu düşünüyorum ve ben kendimi öyle tanımlıyorum. Çağdaşım, İnançlıyım ve demokratım. Tabi gençlerinde bu perspektifte olmasını isterim ve onlara hep şunları söylemişimdir. Bir çok mezuniyet töreninde ve bir çok toplantıda. İnançlarınızın tadını çıkarın. Neye inanıyorsanız bunun tadını çıkarın ama haraket ederken ABV´nizle haraket edin. Dedim ya kısaltmaları çok severim ben. ABV şu anlama gelir, akıl, bilimsel bilgi ve vicdan. İnancınız gereği günden 10 vakit mi namaz kılıcaksınız, 5 vakit mi namaz kılıcaksınız, Hacca mı gidiceksiniz istediğinizi yapın ama hayatta yaşarken toplum içinde yaşarken ABV´nle haraket et. İnançlarınız hayatınızın en önemli yeri olsun ama haraket ederken ABV´nle haraket et. Akıl, bilimsel bilgi ve vicdan. Rektörlük döneminde gençlere söylediğim bir diğer husus, başarılı olmak istiyorsanız başarının A, B, C, Ç´si vardır derdim. Akıl, çok öenmli A´sı akıl.B´si bilim, C´si cesaret; bildiğinden inandığından caymadan sürdürücü olmak, Ç´side çalışkanlık, çalışmadan olmaz. Hiçbir zaman unutmamız gereke bir hususta halkla iç içe olabilmek. Toplumun bir parçası olup insan olduğunuzun farkına varmak; güçten, kibirden, egodan arınıp toplumla bir olabilmek. Toplumun bir parçası olduğunuzu unutmamak.  Bunları benimsedim hayatım boyunca, ister istemez rektörlük döneminde bir söylev haline geldi. Çokça bahsettim bunlardan. Babamdan kalan edep ve hizmet lafını biz hayatımızda adalet ve hoşgöryüde ekleyip bu dört temel üzerine kurduk. Bunlar hepsiyle örtüşen kavramlar ve dolayısıyla hayatımızı böyle devam ettirdik.

AKHİSAR HALKINA MESAJ VERDİ

Akhisarlı olmak ile gurur duyuyorum, bu boşa söylenmiş bir laf değil. Neden Akhisar? Herkes memleketiyle gurur duyar ama Akhisar´ın başka bir özelliği var. Akhisar hakikaten demokrat bir memleket. Ben çocukluğumu hatırlarım. Ozamanlar Adalet Partisi ve Halk partisi vardı. Hatırlarım bir Halak Partisi´nden belediye başkanı olur, bir Adalet Partisi´nden belediye başkanı olur. Parti açılımları olan demokrat bi yerdir. Aydın insanlardır. Hem inançlıdır, benim kafama tam uyan şekilde, hem demokrat moderns insanlardır, ben böyle düşünüyorum ve Akhisar´a ben bu yüzden aşığım.Son yıllardaki yapılaşması üzerine bir şey söyleyemeyeceğim o Türkiye´deki gelişim sonucu ama iklimiyle, konumuyla, doğasıyla da Akhisar çok güzeldir. Ovalarıyla, bağlarıyla, zeytinleriyle, çocukluğumuz o tarlada geçti. Dolayısıyla Akhisar denince herşey değişiyor benim için. Akhisarlılara verebileceğim mesaj da çok seviyorum, onlardan özür diliyorum bire bir Akhisar´da bulunupta orda hizmet veremedim, şartlar gereği İzmir´de hizmet verdim ama bir Akhisarlı geldiği zamanda hemen bütün elimdeki imkanı kullandım. Akhisar´da olmadığım için üzgünüm, onları çok seviyorum. Onlara bir temennide bulunabilirim sadece şuanda, barış içinde, adalet içinde sağlıklı günlede Akhsar´ımızı daha da geliştirsinler diye temennide bulunabilirim. ?dedi.


Haber Kaynak : Rüstem Savaş


MASKİ’DEN AÇIKLAMA

AKHİSAR BELEDİYESİ TAZİYE EVİ’NDE SONA GELİNDİ

İNTERNET MEDYASI İLAN GELİRLERİYLE DAHA GÜÇLÜ

ATSO EKONOMİ KONFERANSINA YOĞUN İLGİ

MANİSA'DA İLK 2 TON SU 1 TL OLDU, KARTLI SAYAÇ ZORUNLULUĞU KALKTI

BAŞKAN ZEYREK, AKHİSAR HEYETİNİ MAKAMINDA AĞIRLADI

HALK EĞİTİMİ MERKEZİ MÜDÜRLÜĞÜNDEN BAĞIMLILIKLA MÜCADELE EĞİTİMİ