Mustafa Kuzucuk


AKHİSAR´DA YETİŞENLERDEN -1-

Kıymetli okurlar. İlk yazımızda da ifade ettiğimiz gibi Gönül Köşesi´nde dilimizin döndüğü, kalemimizin yettiği ve sağlığımızın elverdiği ölçüde Akhisar´la ilgili farklı konularda paylaşımlarda bulunacağız.


Kıymetli okurlar. İlk yazımızda da ifade ettiğimiz gibi Gönül Köşesi´nde dilimizin döndüğü, kalemimizin yettiği ve sağlığımızın elverdiği ölçüde Akhisar´la ilgili farklı konularda paylaşımlarda bulunacağız.

            Nasip olursa siz kıymetli okurlarımıza, Akhisar´ın önemli ailesine mensup, yaklaşık yirmi beş yıl Akhisar Zeynelzade Hacı Ali Efendi Kütüphanesi´nde müdürlük yapmış Mehmet Emin Müderrisoğlu´nun ?Akhisarlı Türk Büyükleri ve Eserleri? adlı kitabından yararlanarak bilgi aktarmaya çalışacağız.

            İlk olarak, eskilerin Yaya Köy, yeni neslin Zeytinliova olarak bildiği mahallede yetişen Hacı Ahmet Reşit Efendi´den bahsedeceğiz.

            Tarihte Yayaköy/Zeytinliova deyince ilk akla gelen elbette Karaosmanoğlu sülalesidir. 1640 yılında Yayaköy/Zeytinliova´ya yerleşen Kara Osman´ın oğlu Ahmet Ağa ve onun devamı, bu yazının dışında olacağından, biz asıl konumuzla devam edelim.

YAYAKÖY´LÜ MÜDERRİS HACI AHMET REŞİT EFENDİ

            Şair Eşref´in akrabası olan Yayaköy/Zeytinliovalı Müderris Hacı Ahmet Reşit Efendi, Arapça ve Farsça dilleri çok iyi bilmesinin yanında, edebi yönü hayli kuvvetli, şair ruhlu bir şahsiyettir. Arapça ve Farsça lügati mevcuttur.

            İlk öğrenimini Zeytinliova´da tamamladıktan sonra Manisa müftüsünden diploma alarak İstanbul´a gitmiş, orada sınavlara girerek müderris (profesör) ünvanıyla, doğduğu yer olan Palamut Nahiyesi´nin merkezi olan Yayaköy/Zeytinliova´da bulunan medreseye müderris olarak tayin olmuştur. Aynı zamanda Zeytinliova kütüphanesinde de ilimle meşgul olmaya devam etmiştir.

            1858 yılında vefat eden Yayaköy´lü Müderris Hacı Ahmet Reşit Efendi, görev yapmış olduğu medresenin bahçesine defnedilmiştir.

            Müderris Hacı Ahmet Reşit Efendi´nin yazmış olduğu Arapça ve Farsça Lügat, Maraşlı Sümbülzade Vehbi Efendi tarafından açıklamalı olarak 1843 yılında yayımlanmıştır. Bu eserler İstanbul alimleri, kadıları ve Manisa müftüsü Ahmet Esat Efendi gibi pek çok kişiler tarafından taktirle karşılanmıştır.

            Müderris Hacı Ahmet Reşit Efendi´nin vefatından sonra yerine oğlu Hakkı Efendi, müderris olarak atanmıştır.

            Bu medreseden pek çok ilim insanı yetişmiştir. Ahmet Keşfî Efendi, Muhammet Tahir Efendi, Ahmet Sadık Efendi, Emin Efendi bu alimlerin başında gelmektedir. Ayrıca bu kişiler, vefat ettikten sonra Müderris Hacı Ahmet Reşit Efendi´nin medfun olduğu medresenin bahçesine defnedilmişlerdir.

            Halk arasında Emin Dede lakabıyla bilinen Müderris Emin Efendi, maddi olarak ailesini geçindiremeyecek duruma gelmiş, ailesinin iaşesini temin edebilmek için varını yoğunu satmıştır. Yine de fakirlikten kurtulamayan Emin Efendi, evinin kiremitlerinin bir kısmın satmaya mecbur kalmıştır. Bu duruma hayli içerleyen, hiciv ustası Şair Eşref´in akrabası olan Müderris Hacı Ahmet Reşit Efendi´nin dizi dibinde yetişen Müderris Emin Efendi aşağıdaki şiiri söylemiştir.

Dilâ kutbu-z zaman olsan paran yoksa işin yoktur

İki kanat takınıp gökte uçsan paran yoksa işin yoktur

Gerek Yahudi ol, gerek çingene ol, gerekse Nasrani

Hakikat Müslüman olsan paran yoksa işin yoktur.

(Bu dörtlükte bulunan (yoktur) kelimesindeki y harfi, b ile okunacaktır)

            Edipzade Basri Bey, Müderris Hacı Ahmet Reşit Efendinin torunu olup, uzun yıllar Yayaköy/Zeytinliova Bucak Müdürlüğü yapmıştır. Bir müddet Gördes kaymakam vekilliği görevinde de bulunan Basri Bey, haksız bir şikayet üzerine görevden azledilmiştir. Bunun üzerine Gördes için:

Âfâkı zulmetten aksetti bir ses

Zalimler elinde mahvoldu Gördes

Muhîti berbat, muhâtı mülevves

Gör de es demişler, sen görmeden es

            Edipzade Basri Bey, görev yaptığı Yayaköy/Zeytinliova için de aşağıdaki şiiri söylemiştir.

Bülbülleri şakırdıyor

Şelaleler çağıldıyor

Ufukları Yayaköy´ün

Yıldız gibi parıldıyor

Zümrüt misali ormanları

Yağ, bal taşır kervanları

Çalışkandır Yayaköy´ün

Arslan gibi insanları

Kahramanlar yatağıdır

Türk töresi yasağıdır

Dağı taşı Yayaköy´ün

Vatanperver durağıdır

Anayurdu dilşâd edin

Düşmanları berbat edin

Yayaköy´ün gürbüzleri

Harikalar icat edin.

            Osmanlı döneminde itibaren uzun yıllar Manisa´ya bağlı olan Palamut bucağının Akhisar´a bağlanması için Manisa İl Genel Meclisi üyeleri ile Akhisar temsilcileri arasında hayli tartışmalar olmuş, nihayetinde 1932 yılında Palamut Nahiyesi, dolayısıyla Yayaköy/Zeytinliova Akhisar´a bağlanmıştır. Bu durunu, Müderris Hacı Ahmet Reşit Efendinin torunu Edipzade Basri bey şu dörtlükle dile getirmiştir:

Derdi müzmin olmuş idi Manisa Akhisar kavgası

Re´yi saiple hükümet hakkı intak eyledi

Onbir yılldır çalışırken encümende akıbet

Palamud´u Akhisar´a raptı ilhak eyledi.

 

Haftaya görüşmek temennisiyle gününüz şen, geleceğiniz gülşen olsun.