Habib Arvas


Manevi Bir Eğitim Kurumu Olan Çok Programlı Ramazan Ayı

Recep ve Şaban aylarının bizleri yavaş yavaş hazırladığı Ramazan ayına nihayet kavuştuk. Cenabı Allah feyzinden ve bereketinden istifade etmeyi nasip eylesin.


Recep ve Şaban aylarının bizleri yavaş yavaş hazırladığı Ramazan ayına nihayet kavuştuk. Cenabı Allah feyzinden ve bereketinden istifade etmeyi nasip eylesin. Türk milleti açısından bu üç ay o kadar kıymetlidir ki Recep, Şaban ve Ramazan ayları ilk günden son güne kadar hep bir sevinçle idrak edilir. Ecdadımız bu üç ayı o kadar sevmiş ve benimsemiştir ki sancaklarında üç hilali kullanmışlardır. 

Ramazan ayı sadece dini bakımdan ele alınırsa bu kutlu zamandan almamız gereken ders eksik kalabilir. Ramazan ayı dini yönüne ilaveten psikolojinin (ruh bilimi), sosyolojinin (toplum bilimi) ve pedagojinin (eğitim bilimi) alanlarına da hitap eder. Dini bir değerin insan ile alakalı birden çok alana hitap etmesi de gayet doğaldır. Zira İslam dini hem dünyamızı hem de ahiretimizi imar etmek için Allahu Teâlânın bizlere ihsanıdır.

Ramazan ayında gerek farz gerekse nafile ibadetler bizlere yüce dinimizin eğitim öğretim ile ilgili kazanımlarını hatırlatır. Bu kısmıyla Ramazan ayı pedagojinin (eğitim biliminin) alanına hitap eder. Kişisel olarak bu ayla ilgili sorumluluklarımız bizleri öz değerlendirmeye sevk eder. Bu kısmı da psikolojinin (ruh biliminin) ilgi alanına girer. Toplumsal olarak tatlı bir telaşla hissettiğimiz hareketlilik ise sosyolojinin (toplum biliminin) alanına girer.

Yüce Allah Kur’an-ı Kerîmde “İnsanoğlu başıboş bırakılacağını mı zannediyor?”[1] buyurarak bizlerin toplumda kendi isteğimize göre hareket edemeyeceğimizi ifade etmiştir. Bu sorumluluk hem bizi yaratan rabbimize, hem de içinde yaşadığımız topluma karşı sorumluluklardır. Ramazan ayı, iman etmiş müminler için kulluk bilincine varmak için bir fırsattır. Bu sayede insani zaaflarımızı terk edip olgunlaşırız. Bu ay içindeki ibadetlerimizle meleklere benzemiş oluruz. Mesela meleklere yeme-içme arzuları olmadığı için bizler bu ayda imsak ile iftar arasında oruca niyet ederiz. Böylece yemeden içmeden uzak durarak kendimizi öz denetime tabi tutarız.

Meleklerde akıl vardır nefis yoktur. Hayvanlarda ise şehvet (zaaf) vardır akıl yoktur. İnsanoğlunda ise hem akıl hem nefis vardır. İnsanlardaki nefis biyolojik zaaflara sebep olabilmektedir. İnsanlardaki nefis aynı zamanda haset, kin, nefret, yalan söyleme gibi psikolojik zaafları da doğurmaktadır. Ramazan ayı insanoğluna hem psikolojik hem de biyolojik zaaflarından arınmasını teklif eden ilahi bir ihsandır.

Şanlı peygamberimizin (ona salât ve selam olsun) “Oruç kalkandır.”[2] hadis-i şerifine uyarak oruç kalkanıyla kötülüklerden uzak durabiliriz. Şanlı peygamberimiz Ramazan ayında cehennem kapılarının kapandığını ifade etmişlerdir. Müminler bu ayda oruç tutarak kendisini günaha sevk eden biyolojik ve psikolojik, sosyo-psikolojik zaaflarından uzak durur. Böylece kendisini cehenneme sürükleyecek günahlardan uzak durmuş olur. Bu sebeple Ramazan ayında oruç tutan müminler için cehennem kapıları kapanmış olur. Zaaflarını düşünerek öz denetimini gerçekleştiren insanoğlu bu ayda psikolojik bir fayda elde etmiş olur.

Fert bazında yukarıda ele aldığımız öz denetimlerin toplumun tamamı tarafından yapıldığını da göz önüne almak gerekir. Böylece ferdi (kişisel) olarak gündeme aldığımız bu güzellikler toplumun tamamına yayılması Ramazan ayının faziletlerinin sosyolojik (toplumsal) yanını da ortaya koyar. Şanlı peygamberimiz bu hususta bizleri şu hadis-i şerifle ikaz etmektedir: Hiçbiriniz (bilhassa) oruçlu olduğu gün, çirkin söz söylemesin ve kimse ile çekişmesin. Eğer biri, kendisine söver veya çatarsa; «ben oruçluyum» desin.[3]

Kayseri Emniyet Müdürlüğü başta olmak üzere çeşitli kurumlarımızın yaptığı araştırmalara göre Ramazan ayında suç oranları düşmektedir. Bu durum Ramazan ayının sosyolojik yönünü göstermektedir. Zira iyiliğe bürünmüş bir toplumda kötü niyetliler de suç işleyecek cesareti bulamazlar.

Bu ayı fırsat bilerek kendimizi sorgulamalı, davranışlarımızı gözden geçirmeliyiz. Üzerinde yaşadığımız bu kutsal topraklarda Allahu teâlânın bize verdiği imkânları yerinde kullanarak bu ayı değerlendirmeliyiz. Yüce dinimiz İslamı daha çok öğrenmek için bu ayı bir nimet bilmelidir. Dinimizi peygamberimizin çizgisine uygun olarak doğru olarak anlatan ilmihal kitaplarına bakarak din bilgilerimizi artırmak için bu ay bulunmaz bir fırsattır.

Bu ay yapacağımız dualarda şu anda, büyük bir zülüm altında inleyen, ezansız, Kur'ansız bırakılan milyonlarca esir Müslüman'ın ve Müslüman Türk'ün acısını tâ yüreklerinde duymalı, Doğu Türkistan’daki, Bulgaristan'daki, Rusya'daki, Çin'deki ve Afganistan'daki kardeşlerimiz için dua etmeliyiz.

Yüce Allah vatanımızın varlığını kıyamete kadar dâim eylesin. Ezanlarımız dinmesin, bayrağımız inmesin, vatanımız bölünmesin. Bu cennet vatanda nice Ramazanlara kavuşmayı bizlere nasip eylesin. Bu münasebetle idrak etmekte olduğumuz Ramazan-ı şerifin hepimize mübarek olmasını temenni ederim.

 

 

[1] Kıyamet, 36

[2] Müslim, Siyam, 162

[3] Buhari, Savm, 9