Apollonis antik kenti adını Pergamon Kralı I.Attalos ?un eşi Kysikoslu kraliçe Apollonis ?ten almaktadır. II.Eumenes (İ.Ö 197-159)döneminde bir synoiksmos (Gözeten, Yerine getiren) ile kurulmuştur. Yapılan araştırmalardan elimize geçen bilgilere göre kentin nüfusundaki asıl unsurun bölgede varlıkları bilinen Makedon kolonistler olduğunu göstermektedir . Kentin bir Makedon kolonisi olduğunu ve kentin bu Makedon kimliğini Roma İmparatorluk dönemi boyunca koruduğu anlaşılmaktadır. Kentin adının Aristonikos Ayaklanması ve I.Mithridades Savaşı ile ilgili olarak anılması , Pergamon ile Sardes arasındaki yol güzergahında bulunması stratejik olarak Apollonis antik kentinin önemini göstermektedir. Ayrıca kent tarım ürünlerinin yetiştirilmesi açısından çok verimli topraklar ve su kaynaklarının bolca bulunduğu bir ovada yer almaktadır. Helenistik krallıklar Büyük İskender´den itibaren sahip oldukları topraklar üzerinde yeni kentler kurmak ya da mevcut yerleşmelere kent statüsü vermek suretiyle elde etmiş oldukları araziler üzerinde egemenliklerini sağlamlaştırmışlardır. Kentlerin kuruldukları bölgeler bu sayede idari olarak yönetim organizasyonu açısından uygun hale getiriliyor , stratejik olarak bu bölgelerde güvenlik sağlanıyor yollar denetleniyor ,ekonomik olarak kent arazilerindeki tarımsal üretimin devamlılığı temin ediliyor ve kültürel olarak kentlerin kuruldukları bölgelerin Hellenizasyonu (Helenleştirme politikaları) sağlanıyordu. Eldeki kanıtlar Hellenistik krallıkların ordularında bulunan en önemli unsurlardan biri olan Makedon askerlerinin yeni kurulan ya da kent statüsü verilen yerleşmelerde sıkça kolonist olarak kullanıldıklarını göstermektedir. Epigrafik kaynaklar Batı Anadolu´da Lydia /Mysia sınırındaki Yukarı Bakırçay (Kaikos ) ve Gediz (Hermos) havzaları arasında bölgede kurulan Hellenistik yerleşmelere de yoğun olarak Makedonların yerleştirildiklerini kanıtlamaktadır. Bugün Manisa İli´nin antik adı Thyateira olan Akhisar ilçesinin 14 km kadar batısında bulunan Apollonis antik kentinin kalıntıları Mecidiye köyü´nün 2 km kuzeyinde Konurca Kalesi olarak bilinen tepe üzerinde bulunmaktadır. Apollonis kentinin Konurca Kalesi ? nin bulunduğu tepe üzerindeki mimari kalıntılardan günümüze ulaşan en önemlisi olan kentin sur duvarlarıdır. Yaklaşık 800X800 m´lik bir alanı çevreleyen bu surun dairesel uzunluğu 3 km olup sur üzerinde en az üç giriş kapısı bulunmaktadır. Surların içerisinde çeşitli yapıların temelleri arazi üzerinde görülebilmektedir. Surların bulunduğu tepenin 250 m kadar kuzeyinde yaklaşık 250X270 m boyutlarında bir alanı kaplayan bir sur ile çevrelenmiş diğer tepe bulunmaktadır. Bu surların içerisinde büyük bir dikdörtgen yapı dikkati çekmektedir. Apollonis kentini bugün bilinen konumunu lokalize eden ilk modern araştırmacının 1870 ?li yılların başında kentin kalıntıları üzerinde araştırmalar yaptığı bilinen C. Human olduğu belirtilmektedir. Apollonis antik kentinin kalıtılarının bulunduğu yükseltide ve yakın çevresinde Hellenistik dönem öncesine tarihlenen arkeolojik kalıntıların bulunması ,kentin daha önceden var olan bir yerleşmenin üzerine ya da yakınına kurulmuş olduğunu akla getirmektedir. Lydia bölgesinde C.H.Roosevelt tarafından gerçekleştirilen yüzey araştırması sırasında Hellenistik surların kuzeyindeki yükseltide prehistorik döneme kadar giden seramiklere rastlanması buradaki yerleşmedeki devamlılığı göstermesi bakımından oldukça önemlidir. Yayınlanan epigrafik belgelere dayalı olarak Apollonis antik kentinin ve yakın çevresinin tarihine ve tarihsel coğrafyasına ilişkin kapsamlı değerlendirmeler L.Robert tarafından yapılmıştır.1989 yılında kentin o zamana kadar olan ele geçmiş tüm yazıtları P.Herrmann tarafından katologlanarak yayınlanmış olup ,kente ve yakın çevresine ait sonraki epigrafik keşifler H.Malay tarafından gerçekleştirilmiştir
Coğrafyacı Strabon kentin Apollonis kentinin adını Pergamon kralı I.Attalos´un eşi ve II:Eumenes ile II.Attalos´un anneleri olan Kyzikoslu kraliçe Apollonis´ten aldığını belirtmektedir.Apollonis kentine ait bir yazıtta Pergamon Kralı II.Eumenes ?in (İ.Ö.197-159)emriyle onun görevlendirdiği bir kardeşi aracılığı ile kentin synoikismos (yerine getiren) ile kurulması ve yeni yerleşimcilere maddi destekte bulunulmasından söz edilmektedir. L.Robert yerleşmeye bu adın verilmesini kraliçe Apollonisin ölümüne bağlamaktadır. Tüm bu bilgiler göz önünde bulundurulduğunda Apollnis antik kentinin en geç İ.Ö. 160 ?lı yılların sonlarına doğru kurulmuş olduğunu söyleyebiliriz. Kadın ,toplum ile aile arasında bir köprü görevi üstlenerek içinde yaşadığı toplumda yerine getirdiği görevleri itibarıyla sosyal sistemin işleyişine büyük katkılar sağlamaktadır . Bu nedenle kadının toplumdaki konumu incelenirken ,önce onun birey olarak kişiliğini kazanması daha sonra aile ve toplum içindeki yerinin ele alınması gerekir .Arkaik ve Klasik dönemlere nazaran değişimlerin hızlı yaşandığı Hellenistik dönemde özgürlüğü artan Grek kadınlarının özellikle aristokrat kadınlarının toplumdaki sosyo-politik konumunu eurgetes kavramının yardımıyla açıklamaktadır. Grek kadınlarının eskiçağdaki konumu toplumsal olayları izleyerek dönemlere göre değişiyor olsa da son değerlendirmelerde sosyal hayatın dışında bırakılmış ,ancak din ve kült alanlarındaki varlıklarıyla önemli bir yere sahip olmuşlardır. Bu konuda ilk sırada geleneksel olarak bir çok haklara ve ayrıcalıklara sahip rahibeleri görüyoruz . Bir kısım Grek kadınları rahibeliği bir yaşam tarzı ve meslek olarak benimseyerek ömürleri boyunca tanrıya hizmet etmişlerdir. Aristokrat sınıfın kadınları ise tapınak çevresinde hem hizmet hem de finansal destekleriyle yer almıştır .Büyük İskender´le başlayan ve Actium savaşı´na kadar süren Hellenistik dönemde (İ.Ö.334-İ.Ö.31) Greklerin sosyal ve siyasal yaşamında çok büyük değişiklikler meydana gelmiştir. Hellenistik dönemde zengin vatandaşlar tarafından gönillü olarak kamu yararına hizmetler yerine getirmeye başlamışlardır. Diğer bir deyişle topluma bu şekilde gönüllü olarak hizmet eden kişilere ?hayırsever? anlamında ? euergetes? ,yapılan işe ise ?euregesia? denilmektedir . Yukarıda anılan kamu yararına yapılar inşa ettirmek ,ziyafetler ve şenlikler düzenlemek gibi kamu hizmetleri, Grek toplumunda geleneklere göre ,erkeklere özgü görevler olarak kabul edilir . Ancak Hellenistik dönemde bu yolla topluma hizmet eden kişiler arasında artık kadınların da yer almaya başladığı görülmektedir. Özellikle İ.Ö.III.yüzyılın ikinci yarısından sonraki döneme ait onur dekretlerinde erkeklerin yanında az da olsa kadınların da yer aldığını görüyoruz , çeşitli özellikleriyle yaptıkları işlere uygun değişik unvanlar alarak anılmaya başlamışlardır.Bu tür aristokrat kadınlara en iyi örneklerden biri Batı Anadolu´da kültür yaşamı gelişmiş olan Pergamon devletinde yaşamış olan Kraliçe Apollonis´tir. Kraliçe Apollonis ,Pergamon kralı Attalos I´in (İ.Ö.214-197) karısı ve oğulları Eumenes , Attalos, Philetairos ve Athenaios ?un da annesidir Aslında Apollonis Propontis (Marmara) sahilinde bir ticaret kenti olan Kyzikos (Erdek) kentinde doğmuş bir halk kızı idi.Ünlü tarihçi Polybios(İ.Ö.200-120)ve Plutarkhos(İ.S.46-120)onu daha yakından tanımamıza imkan vermektedir . Polybios´a göre Apollonis bir çok nedenlerden dolayı anılmaya ve saygı görmeye hak kazanmıştır. Zira bir halk kızı olduğu halde kraliçe olmuş ve hayatı boyunca da kraliçelik sanını onurla taşımıştır. Attalos I ile yaptığı evlilik de bir aşk macerasından değil ahlakı ,onuru ve iyi yürekliliği ile ün almasından ileri gelmiştir.Plutarkhos da Apollonis´in kraliçelik makamından ve servetinin çokluğundan ziyade üç oğlunu hiçbir kıskançlık duymadan , büyük kardeşlerinin etrafında onun krallığının onuruna uygun çalıştıkları için mutlu bir anne olduğundan ve bunu söylemeyi adet edindiğinden söz etmektedir.(Plutarkhos,480 ) Hellenistik dönemde askeri kolonilerin kurulma amacı askeri ve ticari yolları güvenc altına alıp ,çevre bölgelerin güvenliğini sağlamak kadar askerlere ekip biçecekleri verimli toprak tedarik etmek idi.Apollonis kenti tarımsal kaynaklar konusunda da oldukça elverişli olup Hermos Nehri´nin bir kolu olan Lykos Nehri´nin suladığı verimli arazilere sahipti.Cicero , İ.Ö.I. yüzyılda Apollonis halkını Yunanlılara has aşırılık ve güvenilmezlikten uzak ,sahip olduklarıyla yetinen tutumlu , dürüst ,tarımla uğraşan kırsal kesim insanları olarak tanımlar Ayrıca kentin topraklarının doğal olarak oldukça verimli olduğunu ve kent sakinlerinin çabalarıyla daha da verimli hale geldiğini belirtir. Apollonis´in I.Mithrades Savaşı sırasında (İ.Ö.89-85)Romalılar tarafında yer alıp krala koyduğunu ve bu nedenle kral tarafından kral tarafından tahrip edildiğini akla getirmektedir. Yine Cicero´da söz konusu ifadelerden Apollonis´in İ.Ö.59 tarihinde özgür kent(civitas libera ) statüsünde olduğu anlaşılmaktadır. Bu durum I.Mithridates Savaşı´nın ardından kralı destekleri gerekçesiyle neredeyse tüm Asia eyalet kentlerinin özgürlükleri ellerlinden alınırken Apollonis´in özgür ilan edilen az sayıdaki kent arasında yer aldığı görülmektedir..Verilen bu özgürlük kentin kendi yasalarını kullanma hakkı ve kendi sınırları içerisindeki vergileri toplama hakkını içermekte olduğundan, kente önemli bir siyasi ve ekonomik avantaj sağlamış olmalıdır. Görüldüğü üzere Apollonis antik kentinin Hellenistik dönemine ilişkin veriler .Yukarı Bakırçay ve Gediz havzalarının Antikçağ´daki siyasal ,sosyal ve ekonomik durumuna ışık tutan değerli bilgiler içermektedir. Eldeki veriler ışığında Apollonis antik kentinin Hellenistik dönem öncesine gittiğini göstermesi , Seleukoslar ve Attaloslar´ın bölgede kolonizasyon politikalarının anlaşılması bakımından oldukça önemlidir. Bu durum ,söz konusu kolonilerin sıfırdan oluşturulmuş olmayıp kökenleri Lydia /Pers hatta daha eski dönemlere kadar uzanan yerleşmelerin üzerinde ya da yakınında kurulduklarını göstermektedir.Apollonis güçlü surları ve bulunduğu bölgedeki başlıca yol güzergahları üzerindeki konumuyla sadece Attaloslar için değil, Roma için de stratejik anlamda oldukça değerliydi.Strabon Apollonis antik kentinin Pergamon ile Sardes ?in tam ortasında yeraldığını belirtmektedir . Apollonis ile Pergamon arası 37,5 mil (300 stadia) (1 stadia =200 m),Apollonis ile Sardes´in de yine aynı mesafede olduğunu belirtmiştir. I.Mithrades savaşı ?nın ardından eyaletteki askeri yerleşmelerin ve kalelerin önemlerini yitirmesiyle birlikte kent bu sefer tarımsal potansiyeli ile ön plana çıkmıştır Cicero´ daki kanıtlar Apollonisin Roma dönemindeki tarımsal öneminin başlıca göstergesidir. Bu yazımla birlikte Akhisar ve yakın çevresindeki antik kentleri tanımaya ,tanıtmaya başlıyacağız.Apollonis´le (Mecidiye ) ile başlamak istedim bu yolculuğa.Bir kraliçe adına kurulan daha doğrusu bir kadın adına kurulan bir kent olduğu için Apollonis antik kenti diğer kentlere göre biraz daha özel bir kent kimliği katıyor kendine.Umarım bir gün Apollonis ile ilgili güzel bir kitap yazma fırsatını yakalarım.Yazımın sonunda yaptığımız çalışmalarda bizlerin her zaman yanında olan Prof.Dr. Hasan Malay hocama teşekkür ediyorum.
KAYNAKÇA
Üreten,Hüseyin: Kardeşim Quintusa Mektuplar
Üreten,Hüseyin:Kysikos´lu Bir Kadın Euergetes: Kraliçe Apollonis
Tozan;Murat:?Apollonis :Kuzey Lidya´da Bir Makedon Kolonisi?
C.H.Roosevelt ,Lydian and Persian Period Settlement in Lydia 1-2 İthaca ,Cornel Üniversitesi Basılmamış Doktora Tezi Malay 1999 :H.Malay,Reseorhers in Lydia ,Mysia and Aiolis ETAM 23, Wien Herman 1989:P.Herman,Tituli Asia Minors TAM 5Herman-Malay 2007:P.Herman-H.Malay New Documentes from Lydia ETAM 24 Wien
ÖNER KAYA