AKHİSAR EĞİTİM-SEN: "2024-2025 EĞİTİM YILI, DERİN SORUNLARIN GÖLGESİNDE BAŞLIYOR"

AKHİSAR EĞİTİM-SEN:

2024/’25 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI BAŞINDA EĞİTİMİN DURUMU

Akhisar Eğitim-Sen İlçe Temsilciliği Başkanı Gönül Kızıltaş ve yönetim kurulu üyelerinin katılımıyla saat 16.30’da 2024-2025 eğitim-öğretim yılı, Türkiye’de eğitim sisteminin karşı karşıya kaldığı derin sorunların gölgesinde başladığını belirten basın açıklaması yaptı. Basın açıklaması Eğitim-Sen İlçe Temsilciliği Başkanı Gönül Kızıltaş okudu. 

Gönül Kızıltaş okuduğu basın açıklamasının tam metni; “
2024/’25 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI BAŞINDA EĞİTİMİN DURUMU 

2024-2025 eğitim-öğretim yılı, Türkiye’de eğitim sisteminin karşı karşıya kaldığı derin sorunların gölgesinde başlamaktadır. Ekonomik krizin ağırlaşarak sürmesi nedeniyle eğitim masraflarının artması, ÇEDES ve benzeri projeler üzerinden eğitimi dinselleştirilmesi çabaları, laikliğe ve bilime aykırı müfredat değişiklikleri, öğrencileri Mesleki Eğitim Merkezleri’ne (MESEM) yönlendirme girişimleri, Öğretmenlik Mesleği Kanunu (ÖMK) tartışmaları, çok sayıda bölgede taşımalı eğitime son verilmesi gibi konular bu eğitim yılının temel tartışma başlıkları arasında yer almaktadır.

Okulların fiziki altyapı ve donanım eksikliklerinin giderilmemesi, kalabalık sınıflar, ikili öğretim, taşımalı eğitim, çocuk ve gençlerin dini cemaat ve vakıfların kreşlerine ve yurtlarına yönlendirilmesi, çocuklara yönelik taciz ve istismar vakaları geçtiğimiz eğitim öğretim yılında da devam etmiştir. Öğretmen açıkları sorun olmayı sürdürmekte, mülakata ve arşiv araştırmasına dayalı sözleşmeli öğretmenlik ve ücretli öğretmenlik uygulaması eğitim emekçileri arasındaki eşitsizliği ve adaletsizliği derinleştirmektedir. Öğretmenlik Meslek Kanunu ile “eşit işe eşit ücret” uygulamasına son verilmesi, ataması yapılmayan öğretmenler gibi çok sayıda sorun eğitim sisteminin çözüm bekleyen sorunları bulunmaktadır. 

Eğitimde en dezavantajlı gruplar arasında kız çocukları, mülteci çocuklar ve engelli çocuklar yer almaktadır. Bu grupların eğitime erişiminde yaşanan sorunlar, eğitim sisteminin adalet ve eşitlik ilkelerine uygun olarak işlemediğini göstermektedir. 2024-2025 eğitim öğretim yılı itibarıyla bu grupların eğitimde karşılaştıkları engeller hala tam anlamıyla çözülmüş değildir. Kız çocukları, özellikle kırsal bölgelerde çocuk yaşta zorla evlilik ve toplumsal baskılar nedeniyle eğitimden koparken, mülteci çocuklar dil bariyerleri ve ekonomik zorluklar nedeniyle eğitimlerine devam etmekte zorlanmaktadır. Engelli çocuklar ise eğitimde gerekli fiziki altyapının ve uzman öğretmenlerin eksikliği nedeniyle eğitim hakkından tam anlamıyla yararlanamamaktadır.

MEB’in Müfredat Değişiklikleri Laikliğe ve Bilime Açık Bir Meydan Okumadır 

2023/’2024 eğitim öğretim yılının ikinci yarısında kamuoyu ile paylaşılan müfredat değişiklikleri ilk gündeme geldiği günden itibaren kamuoyunda yoğun tartışmalara neden olmuş, ayrıntıların ortaya çıkmaya başlamasıyla birlikte yapılan değişikliklerin bilimsel ve laik eğitime temelden aykırı düzenlemeler olduğu görülmüştür. Yeni müfredat değişiklikleri aynı zamanda öğrencilerin eleştirel düşünme becerilerinin zayıflatılması açısından önemli kaygılar doğurmuştur. 

Başından sonuna siyasal-ideolojik bir dayatma olarak hazırlanan ve “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” adıyla kamuoyuna açıklanan müfredat değişiklikleri, eğitim sistemini Türk-İslam sentezi çerçevesinde yeniden şekillendirme çabalarının somut bir yansıması olarak karşımıza çıkmaktadır. Yeni müfredatta, İslami öğretiler, özellikle de Sünni İslam’ın, ders kitaplarında daha belirgin hale getirildiği gözlemlenmektedir. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinin yanı sıra tarih, edebiyat ve sosyal bilgiler gibi farklı derslerde de İslami öğelerin daha fazla yer alması dikkat çekicidir. Bu durum, laik eğitim anlayışıyla çelişmekte ve eğitimdeki dini çeşitliliğin yok sayılması anlamına gelmektedir. Örneğin, diğer dinlerin ve mezheplerin temsilinin zayıf kalması, farklı inanç gruplarına mensup öğrencilerin eğitimde dışlanma riskini arttıracaktır. 

Türk-İslam anlayışı çerçevesinde yapılan müfredat değişiklikleri, bilimsel eğitimin bazı alanlarını olumsuz yönde etkileyecektir. Özellikle biyoloji gibi doğa bilimleri derslerinde evrim teorisi gibi bilimsel gerçeklerin göz ardı edilmesi veya yüzeysel ele alınması, bilimsel eğitimin niteliğini düşürmektedir. Bu durum, öğrencilerin çağdaş bilimsel yöntemleri ve düşünce sistemlerini yeterince kavrayamamalarına neden olacaktır. 

Müfredat değişiklikleri kapsamında, toplumsal cinsiyet rollerine yönelik geleneksel ve patriarkal bakış açısının yeniden güçlendirildiği gözlenmektedir. Özellikle ahlak ve değerler eğitiminde, kadının toplumdaki yeri daha çok geleneksel rollere indirgenmekte ve toplumsal cinsiyet eşitliği kavramı ele alınmamaktadır. Bu yaklaşım, öğrencilerin eşitlik ilkelerini benimsemelerini zorlaştıran bir etki yaratacak, kadınların haklarına, yaşamlarına, bedenlerine ve kimliklerine dönük saldırıların meşrulaştırılmasına zemin hazırlayacaktır. 

Artan Okul ve Kırtasiye Masrafları Velilerin Ekonomisini Zorluyor

2024-2025 eğitim-öğretim yılı başında öğrenciler ve veliler, artan okul ve kırtasiye masraflarıyla karşı karşıyadır. Özellikle son yıllarda yaşanan ekonomik zorluklar, yüksek enflasyon ve derinleşen ekonomik kriz, eğitim giderlerini de ciddi anlamda katlamıştır. Yüksek kayıt ücretleri ve zorunlu bağış uygulaması, kırtasiye ürünlerinin fiyatlarında yaşanan artışlar, okul kıyafetleri, servis ücretleri vb. gibi temel okul ihtiyaçlarına gelen fahiş zamlar, öğrenci ailelerin bütçelerinde büyük gedikler açmaya başlamıştır. Bu durum, özellikle dar ve orta gelirli ailelerin eğitim masraflarını karşılamalarını zorlaştırmaktadır. 

Okul ihtiyaçlarının karşılanamaması, sadece eğitimde başarıyı değil, öğrencinin okula olan motivasyonunu ve aidiyet duygusunu da olumsuz etkilemektedir. Örneğin, diğer öğrencilerle kıyaslandığında eski ya da yetersiz kıyafet ve kırtasiye malzemelerine sahip olmak, öğrenciler arasında sosyal uyumsuzluklara ve psikolojik baskılara neden olmaktadır. Bu durum öğrencilerin okul ortamındaki uyumunu ve akademik başarısını doğrudan etkileyici sonuçlar ortaya çıkarmaktadır. Eğitim ve öğretimde son yıllarda öne çıkan en önemli sorunlardan birisi öğrencilerin okullardaki beslenme sorunudur. Türkiye’de çok sayıda öğrenci okula kahvaltı yapmadan gitmekte, yine birçok öğrencinin okulda yemek yemeden günü tamamladığı ve eve döndüğü görülmektedir. Bu sorun temel ve acilen çözülmesi gereken bir sorundur. 

Ülkemizde okulların önemli bir bölümü ciddi anlamda ödenek sıkıntısı çekerken, bakanlığın okullara ihtiyacı kadar ödenek ayırmaması nedeniyle, okulların pek çok ihtiyacı öğrencilerden düzenli olarak toplanan aidatlar, bağışlar ve okulların ticari faaliyetlerinden karşılanmaktadır. Eğitime bütçeden yeterli pay ayrılmaması ve okullara gönderilen ödeneklerin zorunlu harcamalara bile yetmemesi, okulların altyapı sorunları ve fiziki donanım eksikliklerinin sürekli artmasına neden olmaktadır. Devlet okulları yıllardır adeta kaynak yaratmaya zorlanarak, öğretmenler ise öğrenci ve velileri ile ‘satıcı-müşteri’ ilişkisi gibi para ilişkisine girmek zorunda bırakılmaktadır. 

Mesleki Eğitim Ucuz Emek Sömürüsü Üzerinden Kurgulanmamalıdır

Hükümetin mesleki eğitimi artırma politikaları kapsamında, iş gücü piyasasının kısa vadeli ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla öğrenci sayısının hızla artırılması, eğitimin niteliği konusunda ciddi endişelere yol açmaktadır. Nitekim öğrenci sayısının artmasıyla birlikte eğitimde nitelik düşmüş ve mevcut altyapının yetersiz kaldığı görülmüştür. 

MESEM’lerde öğrencilerin iş güvencesi, çalışma koşulları ve sosyal hakları konusundaki belirsizlikler söz konusudur. Öğrenciler, bu merkezlerde erken yaşta iş gücüne dahil edilmekte ve bu durum, genç işçilerin sömürülmesine zemin hazırlamaktadır. Özellikle, öğrencilere sağlanan ücretlerin düşük olması, sigorta gibi güvencelerin yeterince etkin olmaması ve uzun çalışma saatlerinin “beceri eğitimi” kavramı ile çeliştiği gibi sorunlar sıkça gündeme gelmektedir. 

Okullarda Temizlik Personeli İhtiyacı Geçici Değil, Kadrolu İstihdamla Çözülmelidir!

Millî Eğitim Bakanlığı bünyesinde okullarda kadrolu temizlik personeli eksikliği uzun süredir ciddi ve yakıcı bir sorun olmayı sürdürmektedir. Özellikle okulların açıldığı dönemlerde bu eksiklik daha da belirginleşmekte, birçok okulda, bütçe kısıtlamaları nedeniyle kadrolu temizlik personeli istihdam edilemediğinden geçici çözümlerle yetinilmektedir. MEB bünyesindeki Destek Hizmetleri Genel Müdürlüğü, eğitim kurumlarının ve diğer bakanlık birimlerinin fiziki, teknik ve lojistik ihtiyaçlarının karşılanmasını sağlayan, MEB’e bağlı okullar ve kurumların temizlik, güvenlik, bakım, onarım, lojistik destek gibi idari hizmetlerin yürütülmesinden sorumludur. 2024 yılı itibariyle Türkiye’de resmi (devlet) okul sayısı 60 bin 734‘tür. Yıllardır okullarda ihtiyaç olmasına rağmen kadrolu yardımcı hizmetli görevlendirmesi yapılmamaktadır. Bugüne kadar bu ihtiyacın büyük kısmı, İŞKUR bünyesinde bulunan Toplum Yararına Program (TYP) kapsamında geçici olarak çalıştırılan işçilerle karşılanmaya çalışılmış, 2024-2025 eğitim öğretim yılı başından itibaren bu uygulamaya da son verilmiştir. MEB sorunu kalıcı olarak çözmek yerine geri bir adım atmış ve yine İŞKUR bünyesinde İşgücü Uyum Programı (İUP) oluşturulmuştur.

İşgücü Uyum Programı (İUP) okullardaki personel ihtiyaçlarını karşılamak üzere temizlik, bakım ve onarım gibi destek hizmetleri için geçici süreli personel görevlendirilmesini kapsadığı ve haftada sadece 3 gün olduğu için TYP’nin de gerisine düşen bir uygulamadır. Program kapsamında katılımcılara günlük 566,73 TL cep harçlığı ödenecek ve kısa vadeli sigorta primleri İŞKUR tarafından karşılanacaktır. Sigorta ödemesi sadece sağlık ile ilgili olacak çalışma süreleri emekliliğe yansıtılmayacaktır. Eğitimlerin ardından, ilk 4 hafta boyunca 37,5 saatlik çalışma yapılırken, sonraki dönemlerde haftada 3 gün çalışılacak şekilde (22,5 saat) bir düzenleme yapılmıştır.

İtibardan Tasarruf Olur, Eğitimden Olmaz!

Okullarda temizlik hizmetlerinin sadece 3 gün ile sınırlandırılması ciddi hijyen sorunlarını gündeme getirecektir. Normal koşullarda haftada 5 gün, kimi okullarda ise “Destekleme ve Yetiştirme Kursları” nedeniyle 7 gün eğitim-öğretim devam ederken haftada 3 gün çalışacak personel ile okulların temizliği nasıl yapılacaktır? Geçici personel alımıyla okulların temizlik sorununda ciddi aksamalar yaşanması kaçınılmazdır. Nitekim okulların açılmasıyla birlikte ülke çapında çok sayıda okuldan temizlik sorunu ile ilgili yoğun şikayetler gelmeye başlamıştır. Okullar, sadece bilgi aktarılan yerler değil, aynı zamanda çocukların sağlıklı bir ortamda bulunmaları gereken yaşam alanlarıdır. Temizlik hizmetlerinin yetersizliği, öğrencilerin sağlığını olumsuz etkilerken, eğitim emekçilerinin de iş motivasyonunu düşürmektedir. Temizlik, eğitimin niteliği açısından vazgeçilmez bir ihtiyaçtır ve bu alan tasarruf yapılacak bir yer olmamalıdır.

Eğitim Sen, bu konunun yakın takipçisi olacak ve öğrencilerimizin güvenli ve sağlıklı bir ortamda eğitim alması için mücadele etmeye devam edecektir.

İlçemiz olan Akhisar, ülkemizi ilgilendiren eğitimde yaşanan sorunlardan elbette ki nasibini almaktadır. Yaşanan bu genel sorunların dışında, binası depreme dayanıksız olması sebebiyle yıkılan ya da güçlendirme çalışması yapılan okullarımız, binası dayanıklı olan okullarla bir araya getirilmiş, tek binada 2-3 okul birden eğitim-öğretim vermeye mecbur bırakılmıştır. Bunun sonucu tekli eğitimden, ikili eğitime geçilmiştir. Yıkılan ya da güçlendirme çalışması yapılan bu okulların, eğitim-öğretime tekrar ne zaman hazır hale geleceği konusu ise muallaktadır. Milli Eğitim Bakanının söylediği gibi  okullarımızın eğitim-öğretim yılına hazır olmadığı görülmüş ve yine sınıflarda 20 değil, 40’ar öğrencinin bulunduğu tespit edilmiştir.

Akhisar’da yıllardır eğitim-öğretimini sürdüren Cumhuriyet MTAL(eski adıyla Ticaret Meslek Lisesi) 2024-2025 eğitim-öğretim yılı itibariyle kapatılarak Aliya İzzet Begoviç MTAL bünyesine katılması kararı verilmiştir. Başka hiçbir yerde uygulanmayan bu kararın hangi gerekçeyle ve nasıl verildiği konusunda kamuoyunun bilgilendirilmesi gerekmektedir.

Eğitimde yaşanan sorunlara dair çözüm önerilerimiz:

Bilimsel, laik ve kamusal eğitim güçlendirilmelidir.

Çoğulcu ve kapsayıcı bir müfredat oluşturulmalıdır.

Müfredatta ideolojik dayatmalardan kaçınılmalıdır.

Toplumsal cinsiyet eşitliği esas alınmalıdır.

Eğitim bütçesi arttırılmalıdır.

Öğrencilere bir öğün ücretsiz sağlıklı yemek ve içilebilir temiz su sağlanmalıdır.

Okul temizliğine önem verilmelidir.

MESEM’ler kapatılmalı, mesleki eğitimin niteliği arttırılmalıdır.

Deprem bölgesinde yaşanan sorunlar, eğitim ve barınma başta olmak üzere acilen çözülmelidir.                              Akhisar Eğitim-Sen Temsilciliği.” Dedi. 


Haber Kaynak : haber merkezi