ÇEVRE GÜNÜNDE BAKIRLIOĞLU´NDAN AÇIKLAMA

ÇEVRE GÜNÜNDE BAKIRLIOĞLU´NDAN AÇIKLAMA

Dünya Çevre Günü nedeniyle Ekolojik Birliği Derneği Akhisar´da basın açıklaması yaptı.

Dünya Çevre Günü nedeniyle Ekolojik Birliği Derneği Akhisar´da basın açıklaması yaptı. Dernek adına konuşan Mehmet Akif Aksezgin, konuşmasında; ? Yaşam alanlarımızın yok edilmesine karşı; yaşasın birleşik ekoloji mücadelemiz. Birleşmiş Milletler, 1927 yılında İsveç´in başkenti Stockholm´de bir çevre konferansı düzenledi. 133 ülkenin katıldığı konferansta 5 Haziran ?Dünya Çevre Günü? olarak kabul edildi ve 1 -5 Haziran´ın Çevre Haftası olarak kutlanmasına karar verildi. Doğanın metalaştırıldığı, ekolojik yıkımların dünyayı üzerinde yaşanılmaz bir gezegen haline getirmeye doğru hızla yol aldığı süreçte çevre günü kutlaması ne kadar anlamlı? 5 Haziran ?Dünya Çevre Günü ? biz yaşam savunucuları için doğa yıkım ve talanlarını dile getirme, yaşam savunucularını ortak mücadeleye davet etme ve ekolojik bir yaşamı savunma günü haline geldi. Bizler, ? Ekolojik Yıkımla Mücadele Haftasını 31 Mayıs´tan başlatıyoruz. 31 Mayıs hem Karadeniz´de HES´lere karşı mücadelenin öncü isimlerinden Metin Lokumcu´nun öldürüldüğü hem de milyonların çevre ve demokrasi için sokaklara döküldüğü Gezi Direnişinin başlangıç günü.
Bu yıl ?Ekolojik Yıkımla Mücadele Haftasına dünyayı kasıp kavuran Kovid ? 19 pandemisinin etkisi altına girdik. Covid- 19 pandemisinin yaban yaşamına müdahaleni bir sonucu olduğuna dair bilimsel araştırmalar var. Salgından en çok işçiler, emekçiler, kadınlar, göçmenler etkilendi. Krizin yükü yoksul halka yıkıldı. Bu süreçte iktidar sermayeye destek olurken, işçilere işsizlik, küçük esnafa iflas, üretici köylüye yoksulluk düştü. Halkın sokağa çıkmamasını fırsata çeviren iktidar ve şirketler ormanlarımızı, dağlarımızı, derelerimizi, tarım arazilerimizi yok etmekten geri durmadılar. Ekolojik Birliği olarak koronavirüs salgınını fırsata çeviren iktidar ve şirketlerin doğa ve yaşam alanlarına yönelik yıkım ve tahribatlarını ve verilen mücadeleleri raporlamaya devam ediyoruz. Ortaya çıkan listenin uzunluğu tehlikeyi ortaya koyuyor. Termik santraller, kirli sanayi kuruluşları, altınmetalik madencilik, HES´ler, JES´ler , RES´ler, çarpık kentleşme ve sanayileşme, endüstriyel tarım ve hayvancılık, katil mega projeler, duble yollar, balık çiftlikleri havamızı, suyumuzu ve toprağımızı denizimizi kirletmekte, biyo çeşitliliği yok etmekte, iklim ve gıda krizine, sağlık sorunlarına ve erken ölümlere yol açmaktadır. Enerji ve maden işletmelerinde işçilerin iş güvenliği, ücret ve sigorta hakları gasp ediliyor. Tarım alanlarımız şirketlere satılıyor. Küçük aile çiftliği yok ediliyor, endüstriyel tarım ve hayvancılığa her türlü destek veriliyor. Atalık tohumlarımız yok ediliyor, üretici GDO´lu ve hibrit tohumlara mecbur bırakılıyor. Tarım ilaçları ile sofralarımız zehirleniyor. Gelecek nesillerin sağlıksız bir toplum haline gelmesinin önü açılıyor. Ovalarımız, tarlalarımız, ormanlarımız, meralarımız enerji ve maden şirketlere tahsis ediliyor. Binlerce yıldır aynı havayı, suyu, toprağı paylaştığımız hayvan dostlarımızın yaşam alanları yok ediliyor. Yaşamın kaynağı olan sularımız HES´lerle hapsediliyor ve el konuluyor. Kıyılarımıza, göllerimize, ayakkabıyla bile girilmemesi gereken kumsallarımıza iş makineleri sokuluyor. Akarsularımız, derelerimiz, sanayi ve maden atıklarının boşaltıldığı, şirketlerin birer kanalizasyon kanalı haline getiriliyor. Derelerde, göllerde, denizlerde yaşayan binlerce tür yok oluyor. Günümüze kadar gelen, geçmişimizle bugünümüzün bağını kurabildiğimiz, bizden önce yaşayanların bizlere emanetleri olan doğal ve kültürel varlıklarımız rant için yok ediliyor.
Ekolojik Birliği, bu tek tek yanan çoban ateşlerinin birleştirilerek sermayenin yaşam alanlarımıza, emeğimize doğamıza yönelen saldırılarına karşı direniş ateşini büyütme çabası ile kuruldu. Gücümüzü birleştirerek tüm bu talan ve yıkım politikalarına karşı direnip doğayla barışık, insan onuruna yaraşır bir yaşamı hep birlikte kuracağız. Bunun için ekoloji mücadelesiyle emek ve demokrasi mücadelesinin, kadın ve LGBT+ hareketinin, hayvan hakları savunucularının birleşmesi, ortaklaşması gerektiğinin altını bir kez daha kalın harflerle çiziyoruz. Yaşasın Karadeniz´den Akdeniz´e, Kazdağı´ndan Munzur´a, Murat Dağından Madra´ya, Sinop´tan Akkuya´ya, Burdur´dan Salda´ya, Mardin´den Çeşme´ye, Gülpınar´dan Aydın´a, Hasankeyf´ten Allianoi´ye, Karaburun´dan Trakya´ya, ODTÜ´ye kadar ülkenin her yanında tüm doğal ve kültürel varlıklarımızın talan ve yağma alanına dönüştürülmesine karşı verdiğimiz ekoloji mücadelemiz. Bu mücadele sırasında öldürülen tüm yaşam savunucularını bir kez daha minnetle anıyor, önlerinde saygıyla eğiliyoruz. Birlik- Yaşam- Yaşam. Ekolojik Birliği.? Dedi. Daha sonra konuşan CHP Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu; ?5 Haziran Dünya çevre günü,  çevre gününde sizlerle burada biraz evvel bahsedildiği gibi sizlerle beraberiz. Bir pandemiyle karşı karşıyayız, bütün hayatımızı etkiledi şuan burada az sayıda insanla olmak zorundayız pandemiden dolayı ve sosyal mesafemizi korumak durumundayız. Her şeyi etkilediği gibi dünyada bazı kavramlarında tartışılmaya başlandığı bir dönemdeyiz.  Bu pandemi bu salgın bize tarımı bir kere daha ele almamız gerektiğini çevreyi bir kere daha ele almamız gerektiğini üzerine daha fazla düşmemiz gerektiğini ortaya koydu. Burada bir JES santrali için bir arama kuyusu yapılması planlanıyor. Geçtiğimiz ay bu toprak koruma kurulunda tartışılmış ancak netice bağlanmamış. Bir arama izni için başvuruda bulunulmuş fakat neticeye bağlanmamış önümüzdeki günlerde neticeye bağlanacak. Jeotermal santrali Akhisar´a yaşayan yurttaşlarımız için henüz yeni bir kavram ancak Manisa´da şu an 10 yıldan beri özellikle Alaşehir´de Salihli´de ve Sarıgöl´de oradaki insanların hayatlarını olumsuz derecede etkilemeye başlaya yarın öbür gün Akhisar´da yaşayan yurttaşlar olarak bizler eğer bu jeotermale gerekli tepkiyi vermezsek bizlerinde yaşayacağı hayatımızda bir takım olumsuzluklar olacak. Bunu nereden biliyorum çünkü Sarıgöl´deki,  Alaşehir´deki Salihli´deki hatta Türkiye´deki en büyük Jeotermal tesislerinin bulunduğu  Aydın´daki  gözlemlerimden  biliyorum. Şimdi bu Jeotermal genellikle temiz enerji diye biliniyor, bize temiz enerji diye lanse ediliyor fakat anladığım kadarıyla bir kere uygulamalarının yanlış uygulamalardan az zamanda fazla para kazanma hırsında ve jeotermal sisteminin bizzat kendisinden kaynaklanan ciddi sıkıntılar var. Bize şu söyleniyor elimizde bilimsel ağırlıklı  veriler yok yani jeotermalin   çevreye  ve insan sağlığına verdiği zararlar konusunda elimizde geçerli bilimsel araştırmalar yok deniliyor. Biz mecliste her tartışmamızda madem böyle elimizde bilimsel araştırmalar yok gelin bizlerin mecliste birer görevi var meclis araştırma komisyonu kurma görevimiz var gelin meclis araştırma komisyonunu kuralım bilim adamlarıyla beraber jeotermallerin verdiği zararları varsa zararları ki biz olduğunu biliyoruz bilimsel olarak ele alalım dediğimiz zaman her seferinde ne yazık ki  bu haklı taleplerimiz yerine getirilmedi. Esasında elimizde bilimsel bir veri var, 2017 yılında o günkü adıyla orman ve su işleri bakanlığının İzmir valiliğine ve Manisa valiliğine göndermiş olduğu bir yazı var. Yazıda şunu söyleniyor, Gediz ovası Gediz havzası şuan bizimde içinde bulunduğumuz Gediz dünyanın en bereketli topraklarından birisidir.? diyerek sözlerine devam eden CHP Manisa Milletvekili A. Vehbi Bakırlıoğlu Gediz havzasının yeraltı sularına da vererek konuşmasını tamamladı. 

 


Haber Kaynak : haber merkezi