GÜNDEM

GÜNDEM Haberleri

?TÜRKÇE SEVDASI BİZİMKİSİ?

?TÜRKÇE SEVDASI BİZİMKİSİ?

Manisa eski Milletvekili Muzaffer Yurttaş Türkçe´nin kullanımı üzerine düşüncelerini paylaştı. 24. Dönem Ak Parti Manisa Milletvekili Muzaffer Yurttaş imzasıyla yayınlanan mesajda şu ifadelere yer verildi;

Manisa eski Milletvekili Muzaffer Yurttaş Türkçe´nin kullanımı üzerine düşüncelerini paylaştı.

24. Dönem Ak Parti Manisa Milletvekili Muzaffer Yurttaş imzasıyla yayınlanan mesajda şu ifadelere yer verildi;

?Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği olarak zaman zaman çay eşliğinde irfan meclislerinde koyu sohbetlere daldığımız günlerde Türkçemiz ve edebiyatımız hakkında istişarelerde bulunuyor ve geçmişin güzel dilini, halini, edebini yeniden meclisimize ortak ediyorduk. İnşallah maskeli günlerden, fiziksel mesafeden kurtulduğumuzda özlenen İrfan Meclislerinde yeniden buluşmayı ümit ediyoruz.  İşte bu sohbetlerde ve medeniyet okumalarından atalarımızın kullandığı o muhteşem güzellikteki kelimeleri, beden ve gönül dillerini özlemle, hayranlıkla konuşmalarımıza dahil ediyorduk.

Biz edep deyince eline, beline ve diline sahip çıkmayı anlıyoruz. Edep, ?Konuştuğun zaman dilini korumak, yalnız kaldığın zaman kalbini korumak, dışarıya çıktığın zaman gözünü korumak, yediğin zaman boğazını korumak, uzattığın zaman elini korumak, yürüdüğün zaman ayağını korumak ve bütün işlerinde vaktini korumaktır.´ diye tarif ediyoruz.

Can Yayınları´ndan çıkan ?Lügat 365 ? Bazı Kelimeler Çok Güzel´ adlı kitabı Türkçe meraklılarına okumalarını naçizane tavsiye ederim. www.lugatim.com sitesinde şahane güzellikte kelimeleri ve anlamlarını okuyabilirsiniz. www.luggat.com sitesinde de hazine diyebileceğimiz güzel sözler bulabilirsiniz.

Atalarımızın meclislerinde, muhabbetlerinde, günlük yaşamlarında kullandıkları o kadar güzel kelimeler vardı ki, onların dinlerken hayranlık duyar, sohbetten asla sıkılmazdınız. Sizi içine çeken, gönlünüze ferahlık veren su gibi akıcı bir dil vardı. Dilin güzelliği hayatın her alanında kendini hissettiriyordu. Sanattan edebiyata dilin inceliklerini görmeniz mümkündü. Şimdi günlük yaşamımızda bu güzelliklerden mahrum bir kelime hazinesi ile meramımızı anlatmaya çabalıyoruz. Sosyal medyada hâkim olan ne olduğu belirsiz dile dil demek içimden geçmiyor. Emoji dedikleri işaretlerle anlaşmaya çalışan bir nesil geliyor.

Üniversitelerin ilgili bölümleri, Kültür Bakanlığımız ve gönüllü derneklerimiz el ele vererek Türkçemizin içine düştüğü durumu ele almalı ve çıkış yollarını aramalıdır. Televizyonlardaki dizi ve haberlerde kullanılan dilden, tabelalara, ilanlara, gazetelere kadar her şey dil açısından sorgulanmalıdır. Sosyal medya dilinin düzelebileceğine dair bir kanaatim yok. Televizyonlarda arz-ı endam eden akademisyenlerin dillerini düzeltmeleri ve zihinlerinden geçenleri ve meramlarını anlatabilmek için biraz dikkat kesilmelerinin acilen yapılması gereken ilk iş olduğunu düşünüyorum. Yazar, siyasetçi, idareci, akademisyen, muhabir, sunucular başta olmak üzere topyekün bir dil seferberliği başlatılmasının dilimiz ve kültürümüz için elzem olduğu konusunda Türkçe konusunda dertlenenler hemfikirdir.

Vatan sevgisinin içinde millet sevgisi, bayrak sevgisi olduğu kadar dil sevgisi de vardır. Bir milleti sömürgeleştirmek isteyen sömürgeci devletler önce onun dilini değiştirmekle işe başlarlar. Dildeki bozulma ve konuşmayı kültürde yozlaşma ve bozulma izler. Eğer kültürümüzü korumak ve gelecek nesilleri yozlaşmadan korumak istiyorsak dilimize sahip çıkmak zorundayız.

Her şeyi devletten ve idarecilerden bekleme hastalığından kurtulup dilimizdeki işgale dur demenin tüm milletin görev ve sorumluluğu olduğunu idrak etmeliyiz. Bu konuda çok güzel çalışmalar yapan Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği 2008 yılında kurulan ve şu an ülkemizin dört bir yanında 20 şubesi bulunan, tabela derneği olarak kalmayan ve güzel projelere imza atan aktif bir dernek. Dernek 2010 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile ?Kamu Yararına Çalışan Dernekler´ listesine alınmış, 2012 yılında ?Türkiye´ kelimesini kullanım yetkisini almıştır.

Türk edebiyatı dünyaya adını yazdırmış yazar ve düşünürlere sahip köklü bir geçmişi olan bir edebiyattır. Biz bu kadim değerlerimize, dilimize ve kültürümüze sahip çıkarak geleceğe bu değerleri aktarabiliriz. Maalesef yabancı kelimeleri kullanmak, plaza dili ile konuşup yazmak son yıllarda büyük bir özenti haline getirildi.

Dilimizin sınırları, dünyamızın sınırlarını belirler. Şimdi günümüzde 100-150 kelime ile hayatını devam ettirmeye çalışan, ne dediği anlaşılmayan, meramını anlatmakta zorlanan, kültürüne merak etmeyen bir nesil ile karşı karşıyayız. Sosyal medyanın dili maalesef tüm topluma sirayet eden bir hastalık haline gelmiş. Özenti ve boş vermişlikten kaynaklanan sorunlar nedeniyle sokaklarımızdaki tabelaları gören biri ?Hangi ülkede yaşıyorum ben acaba?´ diye sormak lüzumunu hissedecek. Son derece vahim bir durumda olduğumuzu görüyor ve üzülüyoruz. Batılılaşma ve özenti hastalığına kapılan sadece gençliğimiz değil tabii ki, aydın zannettiğimiz pek çok kesim de maalesef bu girdabın içine çekilmiş durumda. Ülkesine ve milletine hor bakan aydın sömürgeci aydındır.

Bu konuda yapılabilecek pek çok iş var. Önce idarecilerimiz, belediye başkanlarımız ellerini taşın altına koymalıdır. Belediye başkanlarımız şehre farklı bir gözle bakarak tabelalardaki hem kirliliği hem de tabeladaki yabancılaşmayı ve yozlaşmayı görüp acil önlemler almalıdır. Bizler de toplum olarak anadilimize ve kültürümüze sahip çıkmak için medeniyet okumaları yapmak zorundayız. Türk klasiklerini okuyarak ve okutarak başlayabiliriz mesela. Sosyal medyayı kullanırken dilimize zarar vermekten kaçınmalıyız. Okullarda sözlük okuma dersleri getirilmeli. Kamus yani sözlük bizim hafızamız, söz varlığımız, gönül bağları ile bağlı olduğumuz hissiyatımız ve tabii ki irfanımızdır. Keşke lügatlerin eskimiş sayfaları arasında unutulmaya yüz turmuş binlerce güzel kelime ve deyimleri günlük yaşantımıza tekrar taşıyabilsek.

Yunus Emre bize ışık tutan, dilimizi en yalın ve anlaşılır kılan kadim değerlerimizin başında gelmektedir. Onun için ?Bizim Yunus´ diye biliriz. Gelin dilimize sahip çıkalım. Onun hem sade ve anlaşılır dilini, hem gönül dilini önce kendimize sonra geleceğimiz olan çocuklarımıza ve gençlerimize öğretelim, okutalım ve özümseyelim. 2021 yılı UNESCO tarafından ?Yunus Emre Yılı´ ilan edildi. Bunu bir vesile bilerek yol bulabileceğimize inanıyorum. Dili, gönlü güzel insanlara selam olsun.?

 

 

 


Haber Kaynak : haber merkezi


ORMANLARA GİRİŞLER YAZ DÖNEMİ BOYUNCA YASAKLANDI

KAYMAKAM CAN’DAN ŞOFÖRLER ODASI’NA ZİYARET

ORMAN YANGINLARINA KARŞI TEDBİRLER

GÖKYÜZÜ ÇOCUKLARI DERNEĞİ, 1. OLAĞAN GENEL KURULUNU GERÇEKLEŞTİRDİ

BAKIRLIOĞLU ZEYTİNYAĞI ÜRETİCİLERİNİN YAŞADIĞI SIKINTILARI GÜNDEME TAŞIDI

AK PARTİ AKHİSAR İLÇE BAŞKANI SÖZCÜER’DEN ANKARA’DA KRİTİK GÖRÜŞMELER

AKHİSAR SEYAHAT’TE GENEL KURUL YAPILDI