YENİ NAMAZGAHLAR İNŞA EDİLEMEZ Mİ?

YENİ NAMAZGAHLAR İNŞA EDİLEMEZ Mİ?

Tüm dünyayı ve ülkemizi etkisi altına alınan Küresel Salgın nedeniyle bir süre camilerde cemaatle namazlar kılınamadı.

Cuma namazlarından mahrum kalındı. Şimdi de teravih namazları konusunda tartışmalar sürüyor. Bu duruma bir çözüm için tarihi örnekleri araştırırken “Namazgahlar” bahsini inceleme fırsatım oldu. Acaba yeni namazgahlar inşa edilemez mi? Belediyelerimiz ve Diyanet İşleri Başkanlığı bu konuya öncülük edemez mi? Neden olmasın?

Eğer yerleşim yerlerinde belirli bölgelerde düzenli ve tertipli namazgahlar yapılırsa; buralarda Cuma namazları, teravih namazları bayram namazları bayramlaşmalar, vakit namazları, cenaze namazları, yağmur duası, Kuran yarışmaları gibi faaliyetler çok güzel bir şekilde icra edilebilir. Çevresi belirli yükseklikte yöreye özgü taşlarla çevrilir, kapılar yapılır. Etrafında abdesthaneler oluşturulur. İstenirse üstü gölgelik ve yağmurdan korunmak için örtülebilir. Ama duvarları yükseltilmez ve hava giriş çıkışı engellenmez. Çok geniş alanlar böyle düzenlenirse her ilçede bir namazgah yapılabilir.

“İbrâhim’in makamından musallâ edinin” âyetinde (el-Bakara 2/125) kelime “imamın namazda duracağı yer” anlamında geçer. Hadislerde hem kişinin durup namaz kıldığı hem daha sonra terimleşen anlamıyla bayram namazının kılındığı yeri ifade eder. Türkçe’de namazgâh, bayram gibi belli zamanlarda namaz kılınan musallâlar yanında yol kenarlarında yolcular için yapılan üstü açık mescidler için de kullanılmıştır.

İslâm tarihindeki ilk mescidlerin çoğu bu tarzda inşa edilmiştir. Hz. Peygamber’in Kubâ’da yaptığı ilk mescid ve cuma namazı kılınan Rânûnâ vadisindeki Benî Sâlim Mescidi de (Mescid-i Âtike) böyleydi. Resûlullah (SAV) uzun bir sefere çıktığında dinlendiği yerlerde tesbit edilen uygun bir alan temizlenir, etrafına taşlar dizilerek sınırları belirlenir ve burası namazgâh edinilirdi. Resûl-i Ekrem’in Tebük Gazvesi esnasında on beş kadar yerde böyle açık mescidler yapılmıştır. Hz. Peygamber Mekke yolunda da çeşitli yerlerde namazgâhlar edinmiştir. Bu gelenek daha sonraki dönemlerde de devam etmiş, namazgâhlar zaman zaman ordunun konakladığı yerler olmuştur.

Birer açık hava camisi durumundaki namazgâhlar genellikle abdest almak için bir çeşme veya kuyu ile birlikte yapılırdı. Seyahat esnasında yolcuların dinlenme ve ibadet ihtiyaçlarını karşılamak için menzillerde inşa edilen namazgâhlar asıl zeminden bir ya da birkaç basamak seki ile belirtilir, bu alan bazan sütre görevi yapan bir duvar veya benzeri bir yardımcıyla çevrelenir, kıble yönüne de bir mihrap taşı ilâve edilirdi.

Edirne’den İstanbul’a ya da Üsküdar’dan Gebze’ye gidişte bu tipte yapılan namazgâh örneklerinin pek çoğu halen ayaktadır. Genellikle kervan yollarında ve mesire yerlerinde görülen bu namazgâhlar birkaç kişinin namaz kılmasına imkân veriyordu. Ordugâh namazgâhları olarak da adlandırılabilecek, büyük kitlelerin namaz kılmasına imkân sağlayan mihraplı ve minberli namazgâhların dışında bayram, cuma, teravih ve cenaze namazları için inşa edilen namazgâhlar da vardır.

Tüm bu bilgilerin ışığında yeni namazgahların çok amaçlı olarak inşa edilebileceği kanaatindeyim. Buna öncülük edeceklerin büyük hayır dua alacaklarını düşünüyorum. İdarecilerimize, belediye başkanlarımıza, şehir planlamacılarına  mimarlar bu konuda buradan çağrıda bulunuyorum. İnşallah hayaller gerçek olur. Saygılarımla!


Haber Kaynak : haber merkezi


AKHİSAR’DA “YAŞAM BECERİLERİ PROJESİ” SERGİSİ AÇILDI

AKHİSAR’DA 19 MAYIS RÜZGÂRI BİSİKLETLERLE ESTİ

CHP’Lİ BAKIRLIOĞLU’NDAN YAPAY ZEKÂ GÖNDERMESİ

MÜCAHİT ARINÇ’TAN YAPAY ZEKÂ DESTEKLİ YANIT

CHP’Lİ BAKIRLIOĞLU’NDAN “KÜLTÜR YOLU FESTİVALİ” TEPKİSİ

BİZİM ÇOCUKLARIMIZDAN TEMSİLİ ASKERLİK ÖNCESİ DUYGU DOLU ASKER EĞLENCESİ

AKHİSAR MÜFTÜLÜĞÜNDEN ENGELLİLER HAFTASINDA ANLAMLI ETKİNLİK