Pek çok geleneksel el sanatlarımızda olduğu gibi, saraçlık mesleği de teknolojik ürünlere yenik düşmüş, ha bitti, ha bitecek hale gelmiştir. Ülkemizin bazı yörelerinde saraçlık sanatı devam ediyor olsa da eski dönemlerdeki özelliğini yitirmiştir.Meşin ve deriden çeşitli eşyalar yapanlara saraç bu sanata ve işe saraçlık, bu şekildeki sanat sâhiplerinin toplu halde bulundukları yerlere de saraçhane ismi verilmektedir. Aynı zamanda saraçlık; araba koşumları, binek veya çeki at takımları, eyer, semer gibi bütün takımların deri ve meşinden olan kısımlarını yapma ve tamir etme sanatıdır. Saraçlık, geçmiş yıllarda geleneksel zanaatlar arasında önemli bir yer tutmaktaydı. Ancak teknolojinin gelişmesi, motorlu taşıtların artması ile birlikte koşum ve yük atına olan ihtiyaç, her geçen gün azalmaktadır. Günümüzde Akhisar´da saraçlık zanaatını sürdüren Halil Yağcı usta ve oğlu bulunmaktadır. Yıllarını saraçlık sanatına veren Halil usta, bu sanatın çok bereketli olduğunu ifade ederken, maalesef yeni neslin bu tür sanatlara pek ilgi duymamasından ve çırak yetişmemesinden şikayet etmektedir. Ayrıca, Akhisar ve civarında saraç işini yapan tek ustanın kendisi olduğunu, kendisinden sonra bu mesleğin de yok olacağını ifade etmektedir.Saraç dükkânında hamut ve koşum malzemelerinin yanında, gündelik hayatta kullanılabilecek her türlü malzemeler yapılmaktadır. Atın boynuna geçirilen ve koşum takımlarının bağlanarak atın arabayı çekmesini sağlayan parçaya hamut denir. Hamut, iki ağaç parçasının birleştirilerek sırayla üzerine simit, fitil, dolma ve kabak gibi bölümlerin yapılmasından oluşur. Hamut yapımında kullanılan malzemeler; ağaç, keçi derisi, manda derisi ve keçe´dir.Deri parçalarının kesilerek koşum takımlarının yapılmasına ise koşumculuk denir. Koşumculuk içinde yer alan parçalar ise şunlardır. Paldum, başlık, gem, çeki kayışı, yan kayışı, yular ve dizgin. Saraçlarda koşum takımları dışında deri ile ilgili ürünler de yapılmaktadır.Saraçlık çok eski çağlardan beri bilinen bir sanattır. En çok Asya´da gelişen saraçlık, Avrupa´ya Yunanlılar yolu ile tanıtılmıştır. Eski çağlarda, özellikle Lidya´da saraçlık çok gelişmişti. Yunanlılar da saraçlığı Lidya´lılardan öğrenmişlerdir.Türklerde saraçlık, atla olan büyük ilgileri dolayısı ile, çok gelişmişti. Eski Türkler atın sütünden kılına kadar her şeyini kullandıkları, hayatlarını at sırtında geçirdikleri için bu sanata büyük önem vermişlerdir. Türklerin Orta Asya´da milattan yüzlerce yıl önce yaptığı at takımları ile dizlere kadar çıkan yanları postlu yumuşak çizmeler ün kazanmıştır. Deriyi çok iyi işlemesini bilen Türkler, bu sanatın inceliklerini gittikleri, idareleri altına aldıkları ülkelere de götürmüşlerdir. Saraçlar, Ortaçağ´daki bütün esnaf kurumları gibi, bir arada çalışmaya başlayınca, kendilerine ayrı bir çarşı kurdular, dernekleri adına, beylerden, sultanlardan çalışma belgesi aldılar. Fâtih Sultan Mehmet de, İstanbul´u aldıktan sonra, saraçlara böyle bir belge vermiştir. Bugünkü İstanbul´da Fatih hükümet binasının bulunduğu parkın çevresindeki boş yerlerde bir «saraçhane» yaptırdığı bilinmektedir.Osmanlı döneminde önemli bir esnaf teşkilatı olan ahiliğin ana mesleği dericiliktir. Dolayısıyla saraçlığın ahilik teşkilatının içinde önemli bir yeri vardır. Günümüzde her tür vergiden muaf olan saraçlık mesleği, adeta solunum cihazına bağlı hayat yaşamaktadır. Kıymetli okurlarım, gözümde oluşan ufak bir rahatsızlıktan dolayı yazılarımıza bir müddet ara vermek zorunda kalacağım. En kısa zamanda görüşmek temennilerimle gününüz şen, geleceğiniz gülşen olsun.